Hastanın uzvun etkilenmiş derisinin ve deri altı dokularının tamamen çıkartılarak; başka bir alandan alınan deri yamaları ile bu geniş yaraların kapatılmasının çalışıldığı agresif bir ameliyattır. Hastada çok geniş bir alanda doku ve kan kaybına neden olabilir. Agresif bir ameliyat olması ve estetik olarak kötü görünümlere neden olması nedeniyle sadece çok ileri lenfödem hastalarında en son seçenek olarak uygulaması tercih edilir.
Bu yöntem Homans ameliyatına benzer şekilde uzvun bir yanına uygulanan boylu boyunca kesiler ile daha az bir doku çıkarılan bir ameliyattır. Riskleri Homans ameliyatından daha az olmakla birlikte benzer özelliklerdedir ancak elde edilen küçülme miktarı da daha azdır.
Sistrunk ameliyatı doku azaltıcı yöntemler arasında en basit şekilde tam kat doku azaltılması uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntemde deri ve derialtı dokulardan tam kat bir yumuşak doku dilimi eksize edilerek sonrasında onarım sağlanır. Günümüzde artık pek uygulanmamaktadır. Elde edilen sonuç deri esnekliğine bağlı ve bu nedenle sınırlıdır.
Lenfödem cerrahisinde uygulanan fizyolojik ameliyatlar ise doku çıkartılması operasyonları uygulanmadan veya bunlarla kombine edilerek uygulanan daha çok mevcut lenfatik akımın devamlılığının yeniden sağlanması, bypass edilmesi veya artırılması ile hastaların daha erken evrelere dönmesini ve bunun sürekliliğinin sağlanmasını hedefler. Fizyolojik ameliyatlar arasında omental flep transpozisyonu, serbest lenf nodu flebi nakli ile lenfo-lenfatik/lenfovenöz şant ameliyatları sayılabilir. Lenfatik damarlar normal kan damarlarından daha incedir ve hastalık ilerledikçe bu damarların yapıları da giderek bozulur. Bu nedenden dolayı bu tip ameliyatların yapılması hastanın çok ileri evrelerinde her zaman mümkün değildir. Erken evrelerde yapılmaları daha yüksek ve sürekliliği olan sonuçlar verir. Fizyolojik ameliyat yöntemlerine bacak olursak:
Omentum majus abdomen içerisinde bağırsakları örten geniş damarsal ağ, yağ ve lenfatik doku içeren ince bir yağ tabakadır. Bu dokunun belli damarlarının bağlanıp kesilmesi ile boyunun uzatılması ve ince bir şerit haline getirilmesi mümkündür. Bu haliyle dokunun tamamı, bir ucu karın içerisindeki ana damarlara bağlı olarak karından uzak bölgelere kanlanması bozulmadan uzatılabilir. Taşınan dokunun içerisindeki lenf nodları ve iyi kanlanan yumuşak dokular nedeniyle taşındıkları yerdeki kan ve lenf dolaşımına olumlu etkileri vardır. Omentum flebinin uygulanabilmesi için karın içi bir ameliyata gerek duyulur bu nedenle Genel Cerrahi ile Plastik Cerrahinin birlikte operasyonu uygulaması gerekir. Klasik Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi kitaplarında yer almasına rağmen dünyada lenfödem için omental flebin kullanıldığı çalışma sayısı azdır. Ülkemizden de bu konuda bir çalışmaya uluslararası yayınlarda rastlanmamıştır. Omentum dokusunun bu şekilde karın dışarısına taşınması doğal olarak karın duvarında bir defekte neden olduğundan ve karın içerisine yönelik bir ameliyat olduğundan karın duvarı enfeksiyonu, fasyal ayrılma, ventral herni ve hatta ileus gelişmesi gibi riskleri mevcuttur. Sanırım ülkemiz plastik cerrahları tarafından uygulamada tercih edilmemesinin nedeni de budur. Ancak omentum dokusunun bir kısmının karın içerisinden daha uzak bölgelere karın içerisindeki damarlarından ayrılarak serbest bir şekilde taşınması günümüzde yine popüler hale gelmeye başlamıştır. Hatta açık tekniğe bile gerek duyulmadan laparoskopik yöntemlerle bunlar uygulanabilmektedir. ABD, Taiwan, Japonya ve İspanya’dan bu konuda yapılan çalışmalara ait yayınlar mevcuttur.
Lenfatik damarların yapıları çok ince ve bulunmaları da zor olduğundan bu yapıların direk olarak tamir edilmesinde zorluklar yaşanmaktadır. Bunlar arasında lenfö-lenfatik ve lenfö-venöz şant ameliyatlarının uygulanması için mikrocerrahinin ileri teknikleri olan süper-mikrocerrahi yöntemlerin ve özel bazı görüntü yöntemlerinin kullanılmasına gerek vardır. Bu yöntemler ve teknik imkanlar ile normalde mikrocerrahi yöntemlerle tamir edilebilecek damarsal yapılardan daha ince olan lenfatik damarların bulunarak uygun yapılara bağlanması ve sekteye uğramış lenfatik akımın yönünün değiştirilmesi sağlanabilir. Bunlar ileri teknikler olduğundan tüm merkezlerde uygulanması mümkün de değildir. Dünya üzerinde de bu yöntemleri uygulayan merkez ve kişi sayısı azdır. Ayrıca son zamanlarda serbest lenf nodu transferi giderek daha popüler hale geldiğinden bu yöntemle ilgili soru işaretleri daha da artmaktadır. Uzun dönem başarısı da sorgulanmaya başlanmıştır. Yine de bu yöntemi uygulamak isteyecek belli başlı eğitim kliniklerinde uygun şartların oluşması halinde uygun çalışmaların yapılması tıp alanındaki gelişmelerin takip edilebilmesi açısından önemlidir.
Deride meydana gelen iyileşmesi zor yaraların kapatılması Plastik cerrahinin konusudur. Derin ve geniş yaralar kendi kendine çok zor kapanacağından dolayı bu yaraların uygun bakımlarının yapılması ve bazı ameliyatlar ile kapatılması gerekmektedir. Sağlığı bozulan dokuların temizlenmesi ve iyileştirilmesi ilk olarak yara bakımı ile başlar. Günümüzde yaralara özgü birçok değişik pansuman materyali ve yara bakım yöntemi bulunmaktadır. Plastik cerrahlar bu yaraların ele alınması, hangi pansuman yönteminin seçilmesi gerektiği ve yaranın ameliyat ile temizlenmesi ardından da ameliyat ile kapatılması aşamalarında sizlere yol gösterecektir.
Bası yaraları hareket kabiliyeti ortadan kalkmış insanlarda sürekli aynı bölgeye uygulanan bası nedeniyle derinin dolaşımının bozulmasından dolayı oluşurlar. İleri dönem nörolojik rahatsızlıklar, geçirilmiş felçler, geçici de olsa bilinç kayıpları, his kayıpları ve bazı ameliyatlar sonrasında uygun olmayan alçı veya bakım nedeniyle bazı bölgelerde basıya maruziyet görülebilir. Bası yaraları genellikle kemik çıkıntılar ile zemin arasında kalan deri alanında gözlenir. Bası yaraları derin dokulardan başlar. Bu nedenle dışarıdan bakıldığında çok küçük görünen yaralar derinde tahmin edilenden çok daha büyük genişlikte olabilir.
Bası yaralarına uygulanacak tedavi hastalığın evresine, yaranın boyutlarına ve hastanın sağlık durumuna göre karar verilir. Örneğin geçici bir rahatsızlık nedeniyle oluşmuş yüzeyel yaralarda sadece yara bakımı ile iyileşme sağlanabilecek iken derin yaralarda hastanın sağlık durumu da elveriyorsa Flep Cerrahisi uygulanmalıdır. Genellikle hastanın yara bölgesine yakın alanlardan dokuların ilerletilerek veya taşınarak uygun kalınlık ve kalitedeki dokular ile yaranın kapatılması sağlanacaktır. Hastanın daha önce de ameliyatlar geçirmiş olması ve genel sağlık durumu yapılacak olan ameliyatta risklere neden olabilir. Bu nedenle hastanın ek hastalıkları açısından da uygun branşlar tarafından değerlendirilmesi gerekebilir.